İhtişamlı Yüzük Büyük İlgi Gördü

   2024 Tarihli Haber
  Ekleyen : Yazar
  Yorum Yok

Kadın iskeletinde belirleme edilen altın ve yakut karışımı yüzüğün, Roma devresine ait bulunduğu sanılıyor. Eşi yönünden “ölü armağansi” olarak mezara konulduğu ön görü edilen yüzük, üstünde fazla ince bir biçimde işlenmiş portreyle de ilgi çekiyor.

Malatya Müzesi Müdürü Tevhit Kekeç, AA muhabirine yaptığı açıklamada, 1989 senesinde müzeye gelen bir ihbar üstüne, müze eksperleri yönünden uygulanan ön araştırmanın ardından, Darende ilçesine bağlı Yenice beldesi yakınlarında bir tümülüs bulunduğunu söyledi.

Yapılan kurtarma kazısında tümülüsteki mezar odasına ulaşan arkeologların, ahşap bir tabut ortamında ve kemikleri büyük ölçüde dayanıklı kalmış kadın iskeletine rastladığını açıklayan Kekeç, “İskeletin üstüne sızan topraklar temizlendikten sonra çevresinde ve üstünde bir cam kase, cam kaplar, yüzük, küpe, bunun yanı sıra kulak tıkacı, ağzına kapatılan bir bant ve bir erkek yüzüğü belirleme edilmiş. Bu belirlemeten sonra da mezar temizlenmiş. Eserler müzemize getirilmiş” dedi.

Bulunan eserlerin milattan sonra 1’inci yüzyıla ait bulunduğunun belirleme edildiğini kaydeden Tevhit Kekeç, o dönemde mezarlara ölen bireyin sevdiği yiyecekler ve giyeceklerle eş güdümlü süs eşyalarının da konulduğunu söyledi.

Kadının ahşap bir tabutla gömülmesinin mezarı diğer pek fazla tümülüsten ayırdığını izah eden Kekeç, bunun numune teşkil ettiğini belirterek, “Ahşap ortamında kadın mezarının olması ve eşyalarıyla gömülmesi, o bayanın fazla sevildiğine ve mühim bir şahıs olabileceğine işaret ediyor. Keşke, birtakım tümülüslerde bulunduğu gibi bayanın bir yazıtı da olsaydı. Böylece mezarın kime ait bulunduğunu bilebilirdik. Sadece milattan sonra 50 ila 100, yani 1’inci yüzyıla ait bir mezar bulunduğu, çıkan materyallerden belirleme edilmiştir” diye konuştu.

“Eşine belirleme edilen sevginin sembolü”

Müze müdürü Tevhit Kekeç, iskelet üstündeki yüzüğün bayanın göğüs bölgesinde bulunduğunu bildirerek, “Bu, eşinin kadına belirleme edilen sevgisini, bağlılığını gösterir. Öldüğü vakit eşinden bir armağan olması onu sevindirir. Bunun diğer numuneleri de var. Örneğin, batıda bir kadın mezarında, yarısı ısırılmış elma bulundu. Burada da eşi ona belirleme edilen sevgisini vurgulamak amacıyla kendi parmağına taktığı figürlü yüzüğü o bölgeye bırakmış ve eşine armağan etmiştir” ifadelerini kullandı.

Altın ve yakut karışımlı yüzükte bir portre yer aldığını da kaydeden Kekeç, bu portrenin hala münakaşa hususu bulunduğunu, bir takım bilim insanının portrenin bir erkeğe ait bulunduğuna, diğer bir grubun ise kadın portresi bulunduğuna inandığını aktardı.

Portrenin bir taş üstüne işlenmesinin önemine işaret eden Tevhit Kekeç, “Çok küçük, ince bir biçimde işlenmiş olması mühim. Ülkemizin farklı bölgelerinde uygulanan kazılarda da Roma devresine ait bu tür yüzük taşları bulunmuştur. Bunlara kimi vakit bir Demeter, kimi vakit bir Hera, kimi vakit bir Zeus portresi yapılmaktadır. Bu da bize, o dönemdeki yüzüklerde, yüzük taşlarında bu tür oyma olarak portre uygulanan bir sektörün oluştuğunu ve bu sektörün geliştiğini gösteriyor” olarak konuştu.

GALERİ
REKLAMLAR
GÜZELLER GALERİSİ
REKLAMLAR