İran – İsrail Savaşında Nükleer Tehdit Gölgesi

   2025 Tarihli Haber
  Ekleyen : Yazar
  Yorum Yok

İran Tel Aviv ve Hayfa’ya Misilleme Yaptı

İsrail’in 13 Haziran’da başlattığı hava saldırılarıyla başlayan çatışmalar, dördüncü gününde yeni bir boyut kazandı. Tahran yönetimi, İsrail’in başkent Tahran, Tebriz ve İsfahan gibi büyük şehirlerine yönelik saldırılarına yanıt olarak Tel Aviv ve Hayfa’yı hedef aldı. Karşılıklı saldırılar, savaşın artık sadece askeri değil, stratejik kent merkezlerini de kapsayan geniş çaplı bir çatışmaya dönüştüğünü gösteriyor.

Trump: Barış Mümkün, Ama Gerekirse Müdahale Ederiz

Çatışmalar uluslararası yankı uyandırırken, ABD Başkanı Donald Trump, savaşın yakında sona erebileceğini dile getirdi. Ancak Trump, diplomatik çözüm sağlanamazsa ABD’nin doğrudan müdahale edebileceği uyarısında da bulundu. Bu açıklama, bölgede yeni bir aktörün sahaya inebileceği ihtimalini güçlendirdi.

İran-Pakistan Hattında Kritik Mesaj: Nükleer Misilleme Garantisi

İran Devrim Muhafızları’nın eski komutanı Muhsin Rızai’nin açıklamaları uluslararası gündemi sarstı. Rızai, Pakistan’ın İsrail’in nükleer silah kullanması halinde İran’a destek vererek İsrail’e nükleer misillemede bulunacağına dair güvence verdiğini söyledi. Rızai ayrıca Pakistan’ın İran’ın arkasında durduğunu ve İslam dünyasının İsrail’e karşı birlik içinde hareket etmesi gerektiğini belirtti.

Pakistan Savunma Bakanı’ndan Batı’ya Sert Uyarı

Pakistan Savunma Bakanı Khavaja Muhammed Asıf, Batılı ülkelerin İsrail’e verdikleri desteği sert bir dille eleştirdi. Asıf, bu desteğin Ortadoğu’da bölgesel bir felakete yol açabileceği uyarısında bulundu. Açıklamalar, Pakistan’ın söylem düzeyinden daha ileri bir pozisyona geçebileceği yönünde yorumlandı.

İsrail Cephesi Sessizliğini Koruyor

İran ve Pakistan’dan gelen açıklamalar karşısında İsrail tarafı şu ana dek herhangi bir resmi yanıt vermedi. Ancak askeri kaynaklara göre İsrail, savunma sistemlerini en üst seviyeye çıkardı ve bölgedeki stratejik varlıklarını yeniden konumlandırdı.

Nükleer Silahların Kullanımı Uluslararası Hukuk Açısından Nerede Duruyor?

Nükleer tehditlerin konuşulmaya başlandığı bu süreçte, uluslararası hukukta nükleer silahların yeri tekrar tartışma konusu oldu. İşte bu konuda en önemli anlaşmalar ve yasal çerçeveler:

Nükleer Silahların Yasaklanması Antlaşması (TPNW)

2017’de BM Genel Kurulu’nda kabul edilen bu anlaşma, nükleer silahların geliştirilmesini, test edilmesini, bulundurulmasını ve kullanılmasını tamamen yasaklıyor. Ancak İsrail, Pakistan, Hindistan ve ABD gibi nükleer silah sahibi ülkeler bu anlaşmaya taraf değil.

Nükleer Silahların Yayılmasının Önlenmesi Antlaşması (NPT)

1970 yılında yürürlüğe giren bu anlaşma, nükleer silaha sahip ülkelerin bu silahları yaymamasını, sahip olmayanların da edinmemesini öngörüyor. İran bu anlaşmaya tarafken, İsrail taraf olmayan ülkelerden biri.

Uluslararası Adalet Divanı’nın 1996 Görüşü

Birleşmiş Milletler’in yargı organı olan Uluslararası Adalet Divanı, 1996 yılında verdiği danışma görüşünde nükleer silah kullanımının genel olarak uluslararası hukukla bağdaşmadığını belirtmişti. Ancak bir devletin hayatta kalmasının tehdit altında olduğu olağanüstü durumlar için kesin bir yasak getirmemiştir.

Cenevre Sözleşmeleri ve Sivil Koruma

Savaş hukuku kapsamında, sivillere yönelik kasti saldırılar savaş suçu olarak kabul edilir. Nükleer silahların geniş çapta sivil kayıplara neden olması, bu tür saldırıların uluslararası hukuk açısından ciddi ihlaller olduğunu gösterir.

Uluslararası Ceza Mahkemesi ve Savaş Suçları

Eğer bir ülke nükleer silah kullanarak sivilleri hedef alırsa ve ilgili uluslararası antlaşmalara tarafsa, bu eylem Uluslararası Ceza Mahkemesi’nde savaş suçu veya insanlığa karşı suç olarak yargılanabilir.

GALERİ
REKLAMLAR
GÜZELLER GALERİSİ
REKLAMLAR